Antisemitizm ve antisiyonizm kavramları, Filistin’e desteği bastırmak için “silah” olarak kullanılıyor

İsrail’in Gazze’ye saldırılarını eleştiren birçok kişi, Yahudi karşıtı olmakla suçlanırken, bu durum, antisemitizm ve antisiyonizm kavramlarının Filistin’e desteği bastırmak için silah olarak kullanıldığı yorumlarını beraberinde getirdi.

Filistin topraklarında Yahudi devleti kurulmasını destekleyen, savunan ve Yahudi milliyetçiğini temel alan bir ideoloji olan siyonizm, devletin kurulmasından sonra Yahudi milliyetçiğini siyasi harekete dönüştürdü.

Dolayısıyla antisiyonizm (İsrail karşıtlığı), Filistin topraklarında Yahudi devleti kurulması fikrine ve İsrail’in politikalarına karşı çıkmak olarak tanımlanıyor. Antisemitizm ise Yahudi halkına karşı ön yargı anlamına geliyor.

Dünya genelinde çok sayıda Yahudi kuruluşu, 1948 savaşında 750 binden fazla Filistinlinin topraklarından sürülmesine yol açan ve Yahudilerin bu topraklar üzerinde diğerlerinden daha fazla hakkı olduğunu savunan siyonizme karşı çıkıyor.

İsrail karşıtı Yahudiler, Filistinlilerin kendi topraklarına geri dönme hakkını savunuyor ve “üstün Yahudi ulusunun güvenliğini sağlama” iddiasındaki siyonizmi eleştiriyor.

İsrail’e yönelik en sert eleştiriler başta bu Yahudi topluluklardan gelirken, uluslararası toplumun İsrail’in politikalarına karşı çıkan ve bu politikaları eleştiren herkesi Yahudi karşıtı olarak damgalamasındaki ısrarcı tutumu sürüyor.

Her iki kavramın bugün Gazze’de yaşananlar bağlamında siyonist güçler tarafından İsrail’e yönelik eleştirileri bastırmak için araçsallaştırıldığı dikkati çekiyor.

“İsrail’i eleştirmek Yahudi karşıtı olmak demek değildir”

Yahudi yazarlar, n+1 çevrim içi edebiyat dergisinde yayımladıkları ve dünya genelinde binlerce sanatçının imza attığı açık mektuplarında, “İsrail’e yönelik herhangi bir eleştirinin doğası gereği Yahudi karşıtı olduğu yönündeki yaygın söylemi” reddettiklerini bildirdi.

Yahudi karşıtlığı söyleminin bugüne kadar “hesap verilebilirliğe karşı İsrail’i korumak, işgal gerçeğini gizlemek ve Filistin egemenliğini reddetmek için” kullanıldığına işaret eden yazarlar, bugün de bu söylemin “İsrail’in Gazze’ye bombardımanını haklı çıkarmak ve uluslararası toplumdaki eleştirileri susturmak için kullanıldığına” dikkati çekti.

Yahudi yazarlar, İsrail’in “Yahudi karşıtlığı ile mücadeleyi, soykırım niyetiyle işlediği savaş suçlarına bahane olarak” kullanmasından derin üzüntü duyduklarını belirtti.

Siyonizmi “Filistin deneyimini silmek için Yahudilerin acılarını kullanma iddiası” olarak niteleyen yazarlar, İsrail karşıtlığının Yahudi karşıtlığı anlamına gelmeyeceğini vurguladı.

Açık mektupta, “Yahudi karşıtlığını tecrübe ettiğimiz acı tarihimizden çıkardığımız derslerle, Filistin halkının onurunu ve egemenliğini savunuyoruz.” ifadesinin kullanan yazarlar, “Filistinlilerin özgürlüğü ve Yahudilerin güvenliği” arasında yapılan “yanlış seçimi” reddettiklerinin altını çizdi.

Yahudi yazarlar, İsrail hükümetinin içeride kendi vatandaşlarına, dışarda Batılı ülkelere, “Filistinlilerin rahatsızlıklarının toprak ve hak rahatsızlığıyla değil Yahudi rahatsızlığıyla ilgili olduğu propagandasını” yaptığına işaret etti.

ABD’nin, İsrail’e verdiği desteği “Yahudi kimliğini korumakla” eş tuttuğuna vurgu yapan yazarlar, “Kimliğimiz devletlerin iktidarı için kullanacağı bir silah değil. Acımızın sömürülmesine karşıyız.” ifadelerini kullandı.

BM raportörlerine göre, İsrail’i eleştirmek Yahudi karşıtlığını desteklemekle eş tutuluyor

Birleşmiş Milletler (BM) raportörleri Alexandra Xanthaki, Farida Shaheed, Clement Nyaletsossi Voule ve Irene Khan da Yahudi karşıtlığı konusunda son dönemde İsrailli yetkililerin ve birçoklarının dile getirdiği söylemleri reddetti.

Raportörler yaptıkları yazılı açıklamada, Gazze için insani ateşkes çağrıları veya İsrail hükümetinin politika ile eylemlerine yönelik eleştirilerin yanıltıcı şekilde terörizme ya da Yahudi karşıtlığına destekle eş tutulduğunu bildirdi.

Açıklamada, “İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın mağdurlarıyla açıkça dayanışma içinde olduklarını ifade edenlere yönelik dünya genelinde saldırı, misilleme, suçlu sayma ve yaptırım dalgası” oluştuğuna işaret edilerek, bu durumun “ifade özgürlüğünü bastırdığı ve kamusal yaşama katılmaya yönelik korku atmosferi oluşturduğu” vurgulandı.

BM raportörleri, insan hakları ihlallerine maruz kalan mağdurlar için sesini yükselten sanatçı, akademisyen, gazeteci, aktivist ve sporcuların sert eleştirilere maruz kaldığını ancak bu insanların, mağdurlar için “adalet talep etme hakları olduğunu” dile getirdi.

İsrail eleştirisi yapanlar işinden oluyor

Dünyada tanınmış birçok isim, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını eleştirdikleri için “Yahudi karşıtlığıyla” suçlanarak işinden oldu.

ABD’de Filistin’e açık destek veren ABD’li oyuncu Susan Sarandon, yetenek ajansından uzaklaştırılırken Meksikalı oyuncu Melissa Barrera da yer alacağı filmin kadrosundan çıkarıldı.

New York Times Magazine dergisinin yazarı Jazmine Hughes, Filistin’e desteğini belirttiği bildiriye imza atmasının ardından “yayın politikalarını ihlal ettiği” gerekçesiyle istifaya zorlanırken, Filistinli foto muhabiri Hosam Salam da Filistin’e desteğini bildiren sosyal medya paylaşımları nedeniyle New York Times’tan kovuldu.

Filistin asıllı Kanadalı gazeteci Zahraa Al-Akhrass’ın Filistin’i destekleyen paylaşımlarının ardından çalıştığı Kanada merkezli haber ajansı Global News’ta işine son verildi.

ABD merkezli Artforum dergisinin baş editörü David Velasco, derginin savaşa tepki gösterdiği bir açık mektup yayınlamasının ardından kovuldu. Yahudi olan Michael Eisen ise İsrail’in Gazze’ye saldırılarını eleştiren sosyal medya paylaşımı nedeniyle akademik bilim dergisi eLife’ın genel yayın yönetmenliği görevinden alındı.

ABD’nin Philadelphia kentinde faaliyet gösteren PhillyVoice.com haber sitesinde spor muhabirliği yapan Jackson Frank’in, X’te Filistin ile dayanışma gösteren paylaşım yapmasının ardından işine son verildi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin Arapça haber servisinde çalışan 6 muhabiri hakkında sosyal medyada “Hamas’a destek verdiği” iddiasıyla kurumun “katı tarafsızlık kurallarını ihlal ettikleri” gerekçesiyle önce soruşturma başlatıldı ve ardından muhabirlerin kurumla ilişiği kesildi.

BBC muhabirlerinden Noah Abrahams da TalkTV’ye verdiği demeçte, Hamas’tan “terörist” olarak bahsetmesi yönündeki baskıları reddettiği için kurumdaki görevinden istifa ettiğini söyledi.

İngiliz The Guardian gazetesinde 40 yılı aşkın süredir görev yapan karikatürist Steve Bell’in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yer verdiği çiziminin “antisemitik mecazlar” içerdiği suçlamasıyla sözleşmesi yenilenmedi.

MSNBC Televizyonu, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını sorgulayan sunucu Mehdi Hasan’ın programlarını yayından kaldırdı.

Kanadalı televizyon kanalı CTV News, Filistin yanlısı açıklamaları nedeniyle gazeteci Yara Jamal’ın işine son verdi.

Semafor internet sitesine konuşan Los Angeles Times gazetesi çalışanına göre, gazete İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınayan ve haber merkezlerine bu saldırılardan bahsederken “apartheid”, “etnik temizlik” ve “soykırım” gibi ifadeler kullanmaları çağrısı yapan bildiriye imza atan muhabirlerinin en az 3 ay süreyle İsrail’in saldırılarıyla ilgili haber yapmalarını yasakladı.

Bu iddiayı gazete muhabirlerinden Suhauna Hussain, X’ten yaptığı paylaşımla doğrularken, bir diğer muhabir Heba Elorbany de X’te yaptığı paylaşımda gazeteden kovulduğunu ve işten çıkarılan tek kişinin kendisi olmadığını duyurdu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir